Genel

10 gün 10 ülke programında Bulgaristan

Hep söylemiştim  yeşil pasaportu aldiğimiz gibi  hemen yollara çıkacağız diye ve nitekim öyle de oldu .

Pasaport elimize ulaştığı gibi 10 gün 10 ülke turuna çıktık. 

Günlerce hatta aylarca nasıl olur? 

Nasıl geçer çok yorucu olur mu? 

Gideceğimiz grup uyumlu olur mu? 

Çocuklar bizsiz durur mu? 

O kadar gün oralar da ne yer ne içeriz? 

Otobüslü bir turda ne kadar rahat ederiz? 

Oteller iyimi? 

…….

Tüm bu sorular ile günlerce bogustuk ama ısrarla kararımızdan vazgeçmedik ve şimdi dediğim gibi iyi ki de vazgeçmemişiz. 

Evet buyuk gun geldi çattı , İznik ten istanbula çocukları anneanneye bırakarak ve birazda hüzünlü yol arkadaşım eşimle çıktık yollara.

İstanbul da toplanma yerimize geldiğimizde telaş ve korkumun daha arttığnı ve insanları tek tek süzdüğümü hatırlıyorum . 

Herkes heyecanlı ve guleryuzle selamlaştı ,sonra turu düzenleyen hocamızın gelmesi ve sohbetin ardından su mevzusu gündeme geldi, yurtdsında en buyuk skıntılardan biri su skntısymıs , su çok pahalı olduğu için tedbirli olmak lazımmış,tabii hemen  markete koştuk 4 koli su ,yerlestirebileceğimiz kadar abur cubur ,otellerimiz kahvaltı ve aksam yemekli olmasına ragmen biz nedense aç kalacak gibi hissettiğimiz için bir valiz abur cubur,kuruyemis ve su dolu yükümüzü yüklendik

Neyse bu arada otobuse yerlesirken kucuk bir supriz de yaşadım universite arkadasmla aynı turdaymışız ,ee dünya boşuna kücük dememişler

Evet kafamızda bir suru soru , tatlı bir heyecan ve biz yollardayız . 

İlk durak Bulgaristan 

Yani atalarımın geldiği topraklar olduğu için iki kat merak ettiğim yer. 

Rehberimiz Boşnak bir abi ve ilk andan son dakikaya kadar bizi bilgilendiren donanımlı bir kişi . Kapıkule sınır kapısına geldiğimizde bizi uyardı ! 

İlk olarak neden böyle olumsuz konuştuğunu anlamamıstım ama sonra sınırda 4 saat bekleyince çok güzel anladım. 

Sınır gergin, polisler sinirli ,ve geçmeyen zaman . 

Gurbetçilerimizin o her yıl mikrofonlara dert yandığı kadar varmış, tek tek araçlarının aranmasından tutunda ,getirdikleri yiyeceklerin yerlere sacılması gerçekten çok can sıkıcıydı. 

Benim Bulgaristan merakım yerini kızgınlığa bırakmıştı ki sınırdan geçtik.

Sofya (Bulgarca: София Sofiya), Bulgaristan‘ın başkenti ve en büyük şehri. Nüfusu yaklaşık 1,3 milyon kişidir. Balkan Yarımadasının merkezinde, Bulgaristan’ın batısındaki Sofya Havzasında yer alır.

Sofya ya erken saatlerde vardık ve birçok yer boştu aslında , ama ilerleyen saatlerde kalabalık arttı. 

Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki yıllarda, Sofya’nın en meşhur yapılarından bazıları olan Meclis Binası, ‘İvan Vazov’ Halk Tiyatrosu, Merkez Kaplıcası, Bilimler Akademisi, Sofya Sv. Kliment Ohridski Üniversitesi, Millî Kütüphane, Anıt–Mabed Sv. Aleksander Nevski Kilisesi gibi yapılar inşa edilir.

Ve birçogu birbirine yakın yapılardı.O sayede rahat rahat hepsini dolaştık.

Biz kiliselerde gezerken fotoğraf çekimlerinden para istemeleri bizim için hem tuhaf hemde ilerleyen ülkelerde espiri konumuz oldu. 

Meydanda ki yapıları ve yerleri dolaştıktan sonra bi yerde çay ve börek yemek için durduğumuzda da biraz tuhaf ve sert bir muameleyle karşılasmamız Bulgaristan anılarımızda yer aldı. 

Hep dediğim gibi yolunuz sevgiye çıksın ve bizi takipte kalarak ve bize mesajla ulaşarak yeni yazılaromıza ilham olun. 

ÖZDEN COŞAR

@benim_gozumlegezelim (instagram)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir