Genel

10 gün 10 ülke programında Macaristan

Benim için balkanlar gezisinin en heyecanlı kısımlarından biri Budapeşte idi, geziye çıkmadan ve çıktığımızda bir sürü araştırma yaptim  ve gerçekten beni etkileyen bir yer oldu.

Tabii bunda doğum günümün de Budapeşte ye denk gelmesinin etkisi var.

Ay efendim bu kısımları ballandıra ballandıra anlatacağım hiç kusura bakmayın:) Ama 

önce biraz bilgi verelim.

Budapeşte, Macaristan‘ın başkentidir. Aslında Tuna nehrinin iki yakasındaki Budin (Buda) ve Peşte‘nin 17 Kasım 1873 yılında birleşmesiyle oluşmuş şehirdir.

Takma adlar: 

“Tuna’nın İncisi”,

“Tuna’nın Kraliçesi”, “Avrupa’nın Kalbi”,

“Özgürlüğün Başkenti”, “Doğu’nun Paris’i”,ışıklar şehri gibi gibi…

Birbirinden ihtişamlı yapıları ile ziyaretçilerini büyüleyen Macaristan’ın başkenti Budapeşte, Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri. Tuna Nehri kıyısında yer alan şehir, yaklaşık bir asır boyunca Türk hakimiyetinde kalmış, 19. yüzyılda ise Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun iki başkentinden biri olmuş. Ve bir cok gezilecek keşfedilecek yere ev sahipliği yapıyor.Kısaca bu yerlere değinelim.

Gezilecek yerler( vikipedia)

  • Tuna Nehri

Almanya Karaorman Dan başlayıp, Karadeniz’e dökülen Tuna Nehri Budapeşte Nin içinden geçer. Nehir boyunca gezintilere çıkabilirsiniz.

  • Gellert Tepesi

Ünlü Gellert Hamamları Nın da bulunduğu tepe Buda tarafındadır ve harika bir manzaraya sahiptir.

  • Margaret Adası

Tuna Nehri’nin ortasında bulunan bu adada çok sayıda tarihi dini yapıyı bulabilirsiniz. Bisiklet ile tur atmak için güzel bir mekan.

  • St. Michael Kilisesi

Margaret Adası’nda bulunan kilisede çeşitli konserler de veriliyor.1230 yılında yapılmış sonra restorasyon görmüştür.

  • Balıkçılar Burcu

Macaristan topraklarına ikamet etmek için gelen 7 kabileyi temsil eden 7 burcun bulunduğu yer.

  • Kale Tepesi

UNESCO tarafından Dünya Mirasları Listesine dahil edilmiş kale Moğol ataklarına karşı kurulmuş ve uzunca bir süre yerleşim merkezi olarak kale ve civarı kullanılmış.

  • Andrassy Bulvarı

Macaristan’ın en ünlü bulvarlarından birisi olan Andrassy De restorandan barlara, hediyelik eşya sata dükkanlara hemen hemen her şeyi bulabilirsiniz.

  • Gül Baba’nın Türbesi

Bektaş-i dervişlerinden Gül Baba Kanuni’nin ordusu ile gittiği Budin De 10 yıl yaşıyor ve burada birçok yere de onun adı veriliyor. Türbe de onlardan birisi.

  • Vişegrad

Peşt tarafında merkezden biraz uzak olan bu bölge Kralı Matthias Corvinus döneminden kalan sarayı ile meşhurdur. Vakit sorunu olmayanlar için gezilebilecek tarihi bir nokta.Biz gündüz bol bol yürüyüp her yeri keşfetme ye kalktik ama yetmedi Birde dediğim gibi dogum gunum olunca gezmeye gece devam etmeye karar verdik ve dedik ki madem buranın adı ısıklar şehri bakalım adinin hakkini veriyor mu ? Birde burada sık sık duyduğumuz new york cafe efsanesi vardi ki onu görmeden dönemezdik Esim sağolsun sürpriz yapip dogum gunumu orda  kutlamak isteyince biraz değişik bir ortamla karşılaştıkHadi new york cafeye gidelim dedik vee New york cafeye gittik ama   birsuru insan orda kapida bekliyordu aa niye bekliyolar ya felan derken biz pat diye hic beklemeden onların meraklı bakışları arasında hop diye sectigimiz   bir masaya oturduk,menu istedik ve menuye  baktk ettik, garsonlar8n tuhaf bakısları arasında  pasta siparis ettik ve hala keyfimiz yerinde dogum gunumu kutluyoruz ki bir beyefendi birazda canınskkn bi modda yanımıza  gelip siz sira beklediniz mi  efendim demesiyle, yoo ne alaka deyip olaya vakif olmamiz bir oldu, efendim burda oyle geldik oturduk siparis verelim olayi yokmus ,ne varmis kapida tek tek bekliyceksiniz,  gelip garsonlar sizi tek tek kabul edecek ve onların gösterdiği masalara   yerlestircekmis ama biz kestirmeden girip masamizi sectigimiz icin onlari o dertten kurtardık gerçi o suratlarında ki ifadeyle dertten mi kurtardık dert mi olduk bilmem ama  ama siz yinede oyle yapmayın pek hoslarna gitmiyor.Neyse biz new york cafenin tarihine deginelim biraz . New York Palace, Budapeşte’nin mutlaka görülmesi gerekenler listesinde olan tarihi bir yer. Dev bina şu an bir otel olarak kullanılıyor ve giriş katında meşhur New York Café bulunuyor. Çok lüks bir kafe ve restoran. Şehrin en göz alıcı müze restoranlarından birisi. Ben müze diyorum, zira içeri girince; “Bir müzeye mi girdim acaba ben?” sorusu gelmişti hemen aklıma.Giriş kısmı kafe olarak tasarlanan New York Sarayı, bugün Budapeşte’nin en lüks ve şık kafelerinden New York Cafe’ye (New York Kavehaz) ev sahipliği yapıyor. 19. yüzyılın sonunda Budapeşte’de popülerleşen kafe kültürünün etkisini taşıyan bu kafeyi sadece tasarımı için bile görmeye gelenler var.İlk açıldığı dönem Macaristan’ın en ünlü gazeteci ve yazarlarının uğrak noktası olan kafe, Budapeşte entelektüel yaşamının merkezi haline gelmiş. Kafe açılır açılmaz yazarlar ve gazeteciler tarafından çok tutulmuş. Anlatılanlara göre açılış günü kafenin anahtarlarını Danube’ye fırlatan Ferenc Molnar buranın 24 saat açık kalmasını istemiş. İnsanlar bu kafelere günlük olayları, politikayı ve hatta sanatı tartışmak için geliyormuş. 19. yüzyılın sonunda bu tarz kafeler Budapeşte’de oldukça popüler olmaya başlamış. Öyle ki bir ara 500’den fazlaymış sayıları.Biz baya baya bu luks yerde takılıp kural ihlali yapıp dogumgunumude kutladıktan sonra hizimizi alamayıp birazda sokak kulturunun yaşat8ldigi mekanlar kesfedelim dedik ve çok hos bir yere gittik sokak lezzetleri ,enerjik muzik sen kahkahalar sokagi , buranin ruhu daha enerjikti ve ilerleyen saatlere ragmen her yer hala ışıl ışıldi ee bizede budapestenin her sokağinda dogum gunu kutlamak nasip oldu diyebiliriz hatta bi ara hic tanimadigimiz sevimli insanlarla bile mum ufledik. Tum takma adlarının hakkını veren şehir kabimde yer edindin ve umarım yine yeniden buluşuruz.

@benim_gozumlegezelim

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir